“Türkiye’nin en büyük sorunu bence zihniyet bölünmesi. Birkaç modüle bölünmüş vaziyette tarafların birbirini dinlemiyor olması, yok sayıyor, küçümsüyor olması… Bir tarafından zorda kalıyor olması hali. Bedendeki kemik çatlağı üzere; bedeni artık taşıyamayacak üzere bir iskelete dönüşüyor olması. Maalesef hem ruhsal, hem genel manada çatışmalara sebep olacak ayrışmalar hissediyorum. Bu beni ürkütüyor. Ülkemde huzur istiyorum. Bu maalesef çok uzakmış üzere geliyor.

FAZLA UMUDUM YOK

Kendi tarafına “Bakın bakın onlar bizim üzere değiller” diye coşturarak devamlılığını sağlayanlar olduğu sürece çatışmalar bitmeyecek. Keşke herkes birbirinin varlığını kabul ediyor olabilse. Temennilerim var lakin umudum yok.

11 Eylül’den sonra emperyalizmin yumruğu Ortadoğu’yu vurunca, Ortadoğu’nun problemleri bize sıçradı. 9 milyon Suriyeli’nin olması dehşet verici bir şey. Ekonomik manada çok büyük bir sorun yaşatıyor bize. Bu bitmeyecek maalesef. Emperyalizmin yumruğunun bize sıçrayan sonuçlarını yaşıyoruz. Avrupa’nın büyük zihinsel ve toplumsal savaşlarını yaşamadan, uygarlık düzeyine ulaşabileceğine düşünmüyorum. AB’ye girmek istiyorsak evvel Türkiye birliğine gereksinimimiz var. Bu kadar iç çatlakla bu birliği oluşturamadan, bir birliğe entegre olmayı hayal ediyor olmamız komik bence.”

Veysel Diker, Şifa Niyetine gösterisinde Altan Erkekli ile birlikte…

Tiyatro bu ülkede ekmek üzere değerli

Diker: Ekmek mideyi doyuruyorsa biz de zihinsel tatmin, dönüştürme aracıyız. Sanat çok kıymetli

“Pandemi devri bize kıyamet simülasyonunu yaşatıyor. Ufacık bir virüs dünyadaki bütün sistemi altüst eder. Bizim üzere ülkelerde göz arkası edilen bir bölümün içindeyiz. Ekmek kadar önemliyiz. Ekmek mideyi doyuruyorsa biz de zihinsel olarak bir tatmin, dönüştürme aracıyız. Sanat çok değerli. Sosyoloji laboratuvarıyız. Hayatın anatomisi orada elden geçmez ise hastalıklar topluma gösterilmezse, toplum ne yaşadığını, ne yaşamasını bilemez. İşimizi çok kıymetli buluyorum fakat ülkemizde bunun kıymeti, bedeli bilinmiyor. Tiyatro Ortaçağı, vebayı, savaşları, her şeyi gördü, asla bitmeyecek.”

“Altan ağabey ile yaptığımız Şifa Niyetine şovumuz daha evvel kendi yazdığım ve oynadığım bir oyunum, terzinin türküsü. Ben orada türküler söylüyordum. Türküler beğenilince türküleri albüme dönüştürdük. Şipane Türküleri diye albümüm çıktı. 2019’da Kelebek ödüllerinde halk müziğinde en iyi erkek sanatkarlar ortasında aday gösterildi. Volkan Konak, Soner Olgun üzere türkünün ustaları ortasında yer aldım. Altan ağabeye dedim ki ben türküleri söylerken sen kıssa anlatsan. Kıssaları yazdım çizdim. Kültür Bakanlığı takviye verdi. Sahneye çıktı. Yüzden fazla şovumuz oldu. Altan ağabey ile samimi şovumuz, seyirciden karşılık buldu. Ölmezsek uzun mühlet bunu yaparız. Çok memnun oluyoruz.”

Güldürüler pek tutmuyor

“Televizyonda diziler iki şeye indirgendi. Biri tarihi sert sinemalar, başkası sert yüzlü öyküler. Benim kategorim biraz daha gülmece, güldürü. TV’lerde güldürü işi tutulmuyor. Zorlanıyoruz.”

Sözcü