Türk pop müziğinin efsane kümelerinden Gündoğarken’in kurucularından Burhan Şeşen, koronavirüs önlemlerinin gevşetilmesinin akabinde uzun müddet orta verdiği konserlerine başladı. Şeşen SözcüHaftasonu’nun sorularını cevapladı.
– Kısıtlamalar gevşetildi, yeni olağana geçildi… Siz normalleşebildiniz mi?
Bu yeni olağanlaşma sürecine şimdi ahenk sağladığımı söylemek sıkıntı. Çünkü birbiriyle çelişen bir sürü uygulama var. Mesela ulaşım araçlarında toplumsal aralık neredeyse hiç yok. Lakin konser ve tiyatro salonlarında, performans yerlerinde bu kuralın çok sıkı bir biçimde uygulanıyor. ‘Bize bir şey olmaz abi’ gereksiz özgüveni de bu ahenk sürecini geciktiren faktörlerden…
– Salgın süreci dalı nasıl etkiledi?
Diziler, reklamlar, maçlar devam eder lakin daima günah keçisi müzik olur. Ve de çabucak belediye şenlikleri, konserler iptal edilir, müzik söylemek neredeyse yasak olur. Aslında pandemi sürecinde gördük ki İtalya’da balkondan söylenen bir arya, sıhhat çalışanlarının seslendirdiği bir türkü hepimizin içini ısıttı ve bu güç günlerde hepimize moral aşıladı. Bu krizde telif kısmı biraz gelir elde edebilse de canlı müzik dalı büsbütün çöktü. Benim kabaca yaptığım bir hesaba nazaran de 400 bine yakın insan etkilendi bu durumdan. Yalnızca sahneye çıkan yorumcu olarak bakmayalım bu işe. Müzisyenler, ses-ışık sistemi şirketleri, teknik elemanlar hatta bir konser çıkışı köfte ekmek satan vatandaş bile etkilendi bu krizden.
– Devlet, sanatkarlar, üretimciler ve işletmeler dalı canlandırmak için neler yapabilir?
Devlet de bu harikulâde duruma hazırlıklı değildi doğal olarak. Ancak salgının birinci günlerinde ülkenin en yetkili şahısları sinema ve tiyatro kesimine yardımdan kelam ederken, ki bu olması gereken, müzik bölümünü ağızlarına bile almadılar. Güya müzisyenler havayla su ile beslenen canlılarmış üzere davrandılar. Kesimin çökmeye yüz tuttuğunu ve de bunu engellemek için düşündüğümüz projeleri anlattık lakin somut bir sonuç alamadık.
KIZIM DİLHAN KALICI OLACAK
Burhan Şeşen’in kızı Dilhan Şeşen de müzisyen. Babası kızı için şunları söylüyor: “Köşeyi dönme üzere bir niyeti hiç yok. Bunun için çok temkinli davranıyor. Müzikte uzun soluklu ve kalıcı olacağını düşünüyorum.”
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN TAKİPÇİSİ OLMALIYIZ
– İstanbul Mukavelesiyle ilgili fikirleriniz nelerdir?
Mukaveleye birinci imzayı atmış bir iktidar artık bu kontrattan niçin çıkmak ister ki? Bu bile ülkedeki muhafazakarlığın ne kadar tehlikeli bir boyuta geldiğini göstermez mi? Bütün telaffuzlar daima kelamda kutsallar üzerine. Lakin gerçek hayatta gördüklerimiz hiç de o denli değil. Aslında bu ülkede taciz deyince akla küçük çocuklar şiddet ve dayak deyince de bayanlar gelmiyor mu? Bundan kurtulmak ve de yok etmek istiyorsak natürel ki bu kontratın imzacısı değil takipçisi de olmalıyız.
ERBAŞ ANLAMAMIŞ
– Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş’ın Ayasofya’nın açılışındaki hutbesi çok tartışıldı. Erbaş’ın kelamlarını nasıl yorumluyorsunuz?
Maaşını bizim ödediğimiz bir devlet memuru ülkemizin kurucusuna, şehitlerimize bunu nasıl söyler? Atatürk “Yurtta Sulh Cihanda Sulh“ derken tasavvufun kıyısından geçmemiş Arap gericiliğini İslam diye kendine model alan “bir hırka bir ekmek “ ideolojisi yerine zırhlı Mercedeslerle gezen bir Diyanet İşleri Başkanı’mız var. Lakin işin daha da üzücü tarafı ona ses çıkarmayan bir iktidar var. Bu kutuplaşmayı artık sonlandırmak yerine, bunu sürdürmekten çekinmeyen bir iktidar.
– Bu yılın başlarında “Nereden Nereye” isimli modülünüzün klibi sansürlenmişti? …
Bu müziğe iktidar tarafından gelen bir kısıtlama yok. Lakin iktidara yaranmak için hükümdardan fazla kralcılar var ya. Onlar yalnızca saraylarda değil dijital ortamlarda da var ne yazık ki.
Sözcü
