Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu haftalık basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın yarın açıklayacağı ‘İnsan Hakları Islahatı Aksiyon Planını’ gündemine alan Davutoğlu, Türkiye’nin insan hakları karnesinin hiçbir vakit kozmik standartlara uygun hale getirilemediğini söyledi. Davutoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMELERİ

*İnsan hakları hareket planının gerçek bir mana tabir edebilmesi için öncelikle torba kanun uygulamasına son verildiğinin kesin bir sözle ortaya konması, hatta bunun yasaklandığını belirten bir anayasa değişikliğini hedeflemesi gerekir.

*Aslında insan hakları hareket planının inandırıcı olabilmesi için bu planın, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilga edileceğini, bu sistemin dayandığı Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine son vereceğini kesin bir lisanla taahhüt etmesi gerekir.

“YARGI, CUMHURBAŞKANININ İKİ DUDAĞININ ARASINDA”

*Anayasanın 159. unsuruyla düzenlenen Yargıçlar ve Savcılar Heyeti ise özerk olmayan bir konseydir. Bu şura 13 üyeden oluşmaktadır. Üyelerin altısı direkt doğruya, yedisi dolaylı olmak üzere Cumhurbaşkanınca belirlenmektedir.

*Böylece bütün yargı sistemi, Cumhurbaşkanının iki dudağının ortasına sıkıştırılmıştır. Yargı bağımsızlaşmadıkça Türkiye’nin insan hakları sorunu da çözülemez.

*Cumhurbaşkanını yargının en yüksek amirine dönüştüren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ilga edilmedikçe bu uygulamalar sona erdirilemeyecek ve insan hakları ihlalleri de engellenemeyecektir.

“BUGÜNE DEK YAPMAYI BECEMEDİĞİNİZ İŞİ YAPIN, UNSURLARA UYUN!”

*İnsan hakları hareket planı, samimi olarak insan hakları ihlallerini sona erdirme maksadına yönelecekse Cumhurbaşkanının rektör atama yetkisi sona erdirilerek; Cumhurbaşkanının üniversiteler üzerindeki vesayet yetkisi ortadan kaldırılmalıdır. Öte yandan İçişleri Bakanının lokal idarelere kayyum atama yetkisi sona erdirilmelidir.

*Böylelikle seçmen iradesi, seçme ve seçilme hakkı korunmalı; bu yolla mahallî demokrasi güçlendirilmelidir. Bugüne dek yapmayı becemediğiniz işi yapın ve hukuk devleti unsurlarına uyun! Üniversal insan hakları kıymetlerine hürmet gösterin! Bunu gerçekleştirecek yargıyı da bağımsız kılın!

“YAPACAKLARI İŞ BASİTTİR”

*Yani iktidar bugüne dek davrandıklarının aksine bir tavır takınıp, siyaset olarak yargıdan elini çekse; üst yargının verdiği kararlara saygılı olsa, aslında hukuksal süreçler mağdurlar lehine olmak kaydıyla hızlanacaktır! Yani yapacakları iş basittir! İktidarın hareket planına değil, tek bir aksiyona, tek bir adımı atmaya muhtaçlığı vardır. Olağan hakikaten niyetleri varsa.

-Adli-siyasi ya da mahkum-tutuklu ayrımına gitmeden hasta, yaşlı ve çocuklu bayanlar başta olmak üzere, alternatif infaz uygulamalarını harekete geçirmeli; bu insanları tahliye etmelisiniz!

-Salgın periyodundaki sağlıkçı gereksinimine da binaen haksız ihraçlara maruz kalmış KHK’lı sıhhat çalışanlarını misyonlarına iade etmelisiniz!

-İfade özgürlüğü çerçevesinde cebir ve şiddete bulaşmayan, tenkit hakkını kullanan sokaktaki vatandaştan gazetecilere kadar kim varsa tahliye etmeli ve adil yargılanma haklarına riayet edilmelidir!

-Medya alanındaki haber ve yorumlarda, şahısların lekelenmeme hakkına azami dikkat gösterecek bir lisanı zarurî kılmalı; uymayanlara cezayi müeyyideleri uygulamalısınız!

-Cezaevi şartlarını iyileştirmelisiniz!

-Özellikle aşılama ve salgın önlemlerine ait oralardan yükselen seslere kulak vermelisiniz!

-‘Çıplak arama’ üzere gayrı tüzel uygulamalarda yaşanan pratik problemleri ciddiye almalı ve önlemelisiniz!

Böylece, kendilerini, sizlerin siyasi kriterlerini uygulamak zorunda hisseden, uygulamadığı takdirde suçlanma korkusu yaşayan yargı bürokrasisine de nefes aldırmalısınız!”

“YUH DİYORUZ ARTIK”

*Bakınız bu palavra işi artık büsbütün denetimden çıkmış durumdadır. Sayın Erdoğan, aylardır ‘Corona periyodunda 50 milyara yakın esnafa-tüccara yardım ettik’ diyor. Koskoca bir yalan! Gerçek sayı 5-6 milyar TL. Tamam diyorsunuz, artık alıştık, bu iktidar biri on etmekte uzman. Ne de olsa evvelce bardak da yoktu.

*Birkaç gün sonra çıkıyor, damadının yaktığı 130 milyar doların nereye gittiğini açıklamak için ‘Merkez Bankası’ndaki doları salgında takviye olarak harcadık’ diyor. Yuh, diyoruz artık. El insaf. Yahu madem siz 1 Trilyon TL’ye yakın parayı bu esnafa ve tüccara harcadınız, bu dükkanlar niye kapandı, bu iflaslar arkası gerisine niye yaşandı.

*Türkiye böylesini bugüne kadar görmedi. Geçmişte de biri bin yapanlar oldu. Her sıkıştığında bir palavrası öbür bir palavrayla kapamaya çalışan iktidarlar oldu. Lakin emin olun böylesi olmadı.

“MEDYAYI CEZAEVİ, ÜLKEYİ GARNİZON YÖNETİR ÜZERE YÖNETMEYİN”

*O yüzden bari bu İnsan Hakları reformunuz palavra olmasın. Ağzını açana terörist demeyin. Konuşana hain demeyin. ‘Adalet’ diyene hakaret etmeyin. Tenkide terör aksiyonu muamelesi yapmayın.

Sözcü