CHP Sözcüsü Faik Öztrak düzenlediği basın toplantısında gündeme ait açıklamalarda bulundu.

Muhalefetin gündeme getirdiği Merkez Bankası’nın 128 milyar döviz rezervi hakkında Merkez Bankası’ndan ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaları kıymetlendiren Öztark, Cumhurbaşkanı ve AKP önderi Erdoğan, Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yeni sorular yöneltti. Öztrak şunları söyledi:

ŞAHAP KAVCIOĞLU’NUN AÇIKLAMASI

*‘128 milyar dolar nerede?’ sorusunu bizlerin ısrarlı takibi ve vatandaşımızın (soruyu) benimsemesi sonucunda ortaya bir ekip itiraflar çıktı. Geçtiğimiz cuma günü çiçeği burnunda Merkez Bankası Lideri’ne bir açıklama yaptırdılar.

*Hatırlayacaksınız evvelki Merkez Bankası Lideri 128 milyar doların akıbetini merak edince koltuğundan oluvermişti. Yeni gelen lider da yaptığı açıklamayla savlarımızın bir kısmını birinci ağızdan doğruladı, itiraf etti. Çeşitli münasebetler ileri sürse de kasadaki kendisine ilişkin döviz kalmadığını söyledi.

*Demek ki döviz rezervleri Erdoğan şahsım hükümetinin ve şürekasının argüman ettiği üzere kasada değilmiş, kasada yokmuş. Merkez Bankası kasasındaki kendi rezevlerini art kapıdan Hazine’ye vermiş.

*Bir de kimse fark etmesin diye birebir gün emaneten aldığı dövizleri kasasına koymuş. Yani Merkez Bankası sahibi olduğu döviz rezervlerini vermiş, kasasındaki dövizlerin emanetçisi olmuş.

“BU KASA 2 YIL EVVEL ŞUBAT AYINDA 54 MİLYAR DOLAR FAZLA VERİYORDU”

*Mızrak çuvala sığmayacak kadar büyük. Net rezevleri uzunca müddettir alarm veriyor. En son tarih itibariyle Merkez Bankası’nın döviz kasasının vaziyeti budur. Resmi döviz rezevlerinden kısa vadeli döviz yükümlülüklerini düşersek kasa 43 milyar dolar açık veriyor.

*Yani alacaklılar kapıya dayansa kasada para yok. Bu kasa 2 yıl evvel şubat ayında 54 milyar dolar fazla veriyordu. Bir defa daha soruyoruz; devlet bu türlü mi yönetilir? Merkez Bankası Lideri birebir açıklamada rezervler olağan yollardan Merkez Bankası’nın direkt müdahaleleriyle ya da ihaleyle satılmadığının altını çizdi.

*Merkez Bankası’nın döviz rezervleri bizim başından beri sav ettiğimiz üzere bankanın art kapısından damadın idaresindeki Hazine ve Maliye Bakanlığı’na aktarılmış. Yeniden damada bağlı kamu bankaları da bu rezervleri, siyasette rant devşireceğim diye afiyetle yemiş bitirmiş.

“28 DOLAR YAKAR TOP OLDU KİMSE ELİNDE TUTMAK İSTEMİYOR”

*Merkez Bankası yaptığı açıklamayla topu hazineye attı, ‘döviz rezervlerini biz değil, hazine buharlaştırdı’ dedi. Herhalde bu açıklama Hazine ve Maliye Bakanı’nda rahatsızlık yaratmış olacak ki bugün de Hazine ve Maliye Bakanı televizyona çıktı, ‘sorumlu Hazine değil, Merkez Bankası’ dedi.

*Anlaşılan 128 dolar yakar top oldu. Kimse elinde tutmak istemiyor. Lakin ne mevcut Bakan ne de Merkez Bankası Lideri rezervlerin döviz piyasalarına müdahale yetkisiyle bir arada, Hazineye neden devredildiğini ya da Hazinenin bu süreçlere neden ortak edildiğini bir türlü açıklamıyor.

*Hem bakan hem de lider Hazine Müsteşarlığı ile imzalanmış bir protokolden bahsediyorlar. Bu protokol 21 Şubat 2017’de. Aslında zamanlama manidar.

*2016’daki OHAL sivil darbesinden çabucak sonra Türkiye’yi rejim değişikliğine götürecek 16 Nisan 2017 referandumundan da çabucak evvel hem bakanın hem de liderin yaptığı açıklamalar beraberinde yeni ve önemli sıkıntılar getiriyor.

“KAMUOYUNDAN NEDEN SAKLADINIZ?”

*Şimdi müsaadenizle ve aracılığınızla birtakım soruları Erdoğan şahsım hükümetine onun Hazine ve Maliye Bakanı’na ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri’ne milletimiz ismine yöneltmek istiyoruz;

1- Bu protokolün varlığını 4 yıl boyunca kamuoyundan neden sakladınız?

2- Dalgalı kur rejimini fiilen ortadan kaldıran bu art kapı uygulamalarını ve yapılan süreçleri kamuoyundan bugüne kadar neden gizlediniz?

3- 2017’den sonra Hazine ve döviz piyasalarına müdahale ederken Merkez Bankası yayınladığı tüm siyaset metinlerinde ‘Türkiye’de özgür dalgalı kur rejimi uygulandığını söyledi. Milletimiz ve dünyayı neden yanılttınız? Sebep olduğunuz itimat kaybını nasıl telafi etmeyi düşünüyorsunuz?

4- Döviz rezevlerinin idaresi ve piyasalarda döviz süreçleri yapan Merkez Bankası’ndaki süreç odası Merkez Bankası’nın harem-i izzetidir. Merkez Bankası’nın harem-i izzetine siyasetin elinin girmesine neden müsaade verdiniz?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini yönetme yetkisi kim tarafından neden ve hangi emelle elinden alından elinden alındı ve damadın idaresindeki kurumlara devredildi?

5- Bu süreçlere mesnet yaptığınız protokol, Hazine’ye kamu bankaları eliyle döviz piyasasına müdahale etme yetkisini açıkça veriyor mu?

6- Bu protokolün yasal desteği olarak Merkez Bankası Lideri 2 Temmuz 2018’den sonra yürürlükten kalkmış bir kanun unsuruna atıf yaptı. Bu durumda Hazine ve Maliye Bakanlığı 2 Temmuz 2018’den sonra kamu bankaları eliyle döviz satmaya devam etti mi? Ettiyse hangi yetkiyle etti?

7- Mali İdari Seçimleri öncesinde 17 Ocak 2019 tarihinde 4059 sayılı maddede yapılan bir değişiklikle finansal istikrar ve kalkınma komitesine üye kurum ve kuruluşların yetkileri dışında alınacak önlemleri belirleme ve uygulama yetkisi Cumhurbaşkanına verildi. Bu çerçevede Erdoğan Cumhurbaşkanı sıfatını kullanarak Merkez Bankası rezervlerinin olağan dışı prosedürlerle satılması için bir karara imza attı mı? Merkez Bankası yahut Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazılı ya da kelamlı bir talimat verdi mi?

8- 2017 Şubat ayından bu yana Hazine’nin talimatıyla, kamu bankalarının eliyle hangi tarihlerde ne kadar döviz kimlere satıldı?

9- Hazine talimatıyla kamu bankaları üzerinden satılan dövizlerden birilerinin evvelce haberi oldu mu? Döviz piyasalarına yapılacak müdahalelerin dışarıya sızmaması ve bilhassa altını çizerek söylüyorum, içerden öğrenenlerin ticaretinin engellenmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığı’yla kamu bankalarında hangi önlemler alındı?

10- Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ortasında 2017 yılında imzalanan protokolün ayrıntılarını kamuoyla ne vakit paylaşmayı düşünüyorsunuz?

“YÖNTEM DE ELEŞTİRİLİR, SAKLI GİZLİ YAPILAN, MİLLETTEN SAKLANAN İŞLER DE”

*Bu ortada Sayın Lütfi Elvan, tüm bu süreçler için ‘Yöntem eleştirilebilir lakin yolsuzluk var denemez’ demiş. Hiç kusura bakmayın Sayın Elvan. Formül de eleştirilir, saklı gizli yapılan, milletten saklanan işler de yolsuzluk kuşkusu de olur. Şayet bu süreçler yanlışsız yapılan süreçler ise siz misyona geldikten sonra, kasım ayında bu süreçlere neden son verdiniz?

*Döviz rezervlerimizi yok yere eriten, bu art kapı operasyonu, politiktir. Erdoğan siyasetinin finansmanında kullanılmıştır dövizler. Erdoğan şahsım hükümeti, 2019’un Mart ve Mayıs aylarında, Yeni Mahalli Yönetim seçimi ve yenilenen İstanbul seçimi öncesinde, Merkez Bankası kasasına girmesi gereken, yaklaşık 25 milyar dolarlık döviz rezervini, art kapı operasyonlarıyla buharlaştırmış, siyasi ikbali için çarçur etmiştir.

“REZERVLERDEKİ ERİME SALGINDAN ÇOK EVVEL BAŞLAMIŞTIR”

*Taze Merkez Bankası Lideri da açıklamasında art kapı operasyonlarının, 2017’den bu yana yapıldığını da itiraf etmiştir. Yani, rezervlerdeki erime salgından çok evvel başlamıştır. Gerçekler ortadadır. Erdoğan şahsım hükümeti milletin dövizlerini tek adam vesayet rejimi inşa sürecinde kullanmış, salgın ise rezervlerdeki erimeyi hızlandırmış ve görünür kılmıştır. Ulusal rezervlerimiz tek bir kişinin siyasi hırs ve ikbali için kullanılmıştır.

*Bu, ne ekonomiktir, ne hukuksaldır, ne vicdanidir, ne de ahlakidir. Bu siyasi hırs bugün milletimizi döviz ve faiz baronlarının elinde oyuncak etmiştir. Ülkeyi değerli döviz ve yüksek faiz ortasına sıkıştırmıştır. Diğer devletlerin ikide bir, Erdoğan şahsım hükümetine parmak sallamasının önünü açmıştır.

*Ortada dünya iktisat ve finans tarihine geçecek bir skandal vardır. Ortada, çok büyük bir kamu ziyanı vardır. Bugün 128 milyar doları yerine koymaya kalksak birle 5,30’dan, 5,90’dan, 6,80’den yani sattığımız fiyattan bu dolarları alamayız. Bunlar dünyanın her yerinde sorulur, sorgulanır.

“TÜM GÜCÜYLE, BİZİ SUSTURMAK İÇİN ÜZERİMİZE GELMEKTEDİR”

*Kaldı ki AK Parti kendisinden evvelki iktidarın, dalgalı kur rejimine geçmeden evvel sattığı, 5 milyar dolar rezervin hesabını soracağını vadederek, iktidara gelmiştir. Bu maksatla da Meclis’ te, bir Yolsuzlukları Araştırma Komitesi kurmuştur. O kurul da satılan 5 milyar dolar rezervin hesabını sormuştur.

*2001 krizinde hangi bankaya, ne kadar döviz satıldığı öğrenilmiştir. Artık bunun 26 katını buharlaştıran Erdoğan şahsım hükümeti, ben hesap vermem demektedir. O vakit bu hesabı sandıkta ödeyecektir. Bunu bildiği için de tüm gücüyle, bizi susturmak için üzerimize gelmektedir.

“YERİNE KOYMAK, ONLARCA YILIMIZI ALACAKTIR”

*Merkez Bankası Lideri, makro finansal istikrarı sağlamak gayesiyle rezervlerin kullanıldığını söylüyor. Pekala, 128 milyar dolar eritildikten sonra, Türkiye’de makro finansal istikrar sağlandı mı? Bugün Türkiye dünya üzerinde, en yüksek enflasyona sahip 14. iktisattır.

*Dünya üzerinde en yüksek siyaset faizine sahip 7. iktisattır. Eritilen 128 milyar dolarlık rezerve karşın, Türkiye, akran ekonomiler içerisinde, parası en çok paha kaybeden iktisatların başındadır. Ve tekrar akranları içerisinde, risk primi açık orta en yüksek iktisattır.

*İşsiz sayımız 10 milyonu aşmıştır. Bu, dünya üzerinde 107 ülkenin nüfusundan fazladır. Sonuç olarak, bugün ekonomimiz, iki yıl önceye nazaran çok daha kırılgandır. 128 milyar dolar çarçur edilmiştir. Bu rezervleri tekrar yerine koymak, onlarca yılımızı alacaktır.

Sözcü