Fox TV’deki sevilen dizi Zümrüdüanka’nın Zümrüt’ü, başrol oyuncusu Ceren Yılmaz, gerçek bir Türkiye öyküsünde yer almanın memnunluğunu yaşıyor… Ülkemizde şiddet gören binlerce kız olduğuna dikkat çeken 30 yaşındaki hoş oyuncu “İş ve toplumsal hayatta zorluk yaşayan bir bayan olarak; özgür yaşayabileceğimiz, güçlü olabileceğimiz bir ülkede yaşamak için her vakit uğraş vereceğim” diyor. İşte Yılmaz’la içten bir sohbet…

– Hoş Sanatlar sahne ve kostüm tasarımı okumuşsunuz. Ceren Yılmaz’ı yakından tanımak isteriz…

Ceren; özgür, aklına iyisi yapan, kimsenin onu sınırlamasına müsaade vermeyen bir bayan. Hayatta en çok disiplinli olduğum mevzu işim. Bunu yalnızca oyunculuk için söylemiyorum, ne iş yaparsam konsantrasyonum yüksek oluyor ve işi tamamlayana kadar tüm dikkatimi işe veririm. Sahne ile çok küçük yaşlarda tanıştım. Öbür bir meslek seçmem beklenemezdi. Hoş Sanatları çizim sınavıyla kazandım. Çocukken meskenin duvarlarını boyardım, televizyonun önüne geçip ailemden beni izlemelerini isterdim. Çocukları küçük yaşlarından itibaren takip etmek lazım, gelecekte ne olacağımızın sinyallerini daha o yaşlardan verdiğimiz bir gerçek.

– Gerçek bir Türkiye kıssası mi aslında Zümrüt’ün yaşadıkları?

Kesinlikle! O kadar çok bu kurallarda yaşayan genç kızımız var ki… Yeniden Zümrüt iyi annesine karşı gelebiliyor, babası anlayışlı iyi bir adam. Ailesine karşı gelemeyen, şiddet gören binlerce kızımız var.

– Zümrüt ile Ceren ortasında benzerlikler var mı?

Benzeri yanları var lakin genel olarak çok uzaklar. Ailesine düşkünlüğü, haksızlığa gelememesi, herkese karşı iyi niyetli yaklaşması, iyi niyeti su istimal edilince sinirlenmesi…

– Duru güzelliğiniz  konuşuluyor. ‘Güzel kadın’ tarifi her periyot güç olmuştur ülkemizde…

Göründüğü kadar kolay bir hayat yaşamıyoruz aslında beşerler bir bayan hoşsa her şey onun için kolay oluyor sanıyorlar ancak tam zıddı durumlar da yaşanıyor. Bayan erkek münasebetlerinde maalesef Türk erkekleri istedikleri olmayınca agresifleşip hayatı zorlaştırabiliyorlar. Alışılmış ki genelleme yapamayız lakin yüzdesi fazla diyelim. İş hayatı için de bu durum geçerli. Yani sonuç olarak bir bayan ya da erkek için fizikî hoşluk tarifleri insanlara dışardan hayata bir sıfır önde başladığınızı düşündürtse de aslında iki sıfır geriden başlatıyor.

Kahraman bayanı oynamak isterim

Oyunculuk sevilmeden yapılacak bir şey asla değil. Mesleğimi çok seviyorum. Oynamam dediğim hiçbir rol yok. Oynamak istediğim rol ise kahraman, savaşçı bir bayanı canlandırmak çok isterim.

Üniversiteye hazırlık süreci mutsuz etti!

– Çocukluğunuz nasıl geçti?

İlkokul ve ortaokul hayatım tiyatro, dans ve voleybol ortasında daima koşturmaca ile geçti. Çok memnundum. Lisede güç bir hayatım oldu. Zira üniversite hazırlığı nedeniyle hobilerimi bıraktım ve sayısal kısmı seçtim. O sıra biraz bocaladım. Zira yalnızca dershaneye giden, hobileri olmayan ve daima ders çalışan biri olmak beni mutsuz etmişti. Çok şanslıydım ki bu güç süreci, hayatımı negatif etkileyecek bir karar vermeden ailemin de yaklaşımıyla atlattım. Onların dayanağı, kararlarıma duydukları hürmet ve özgürleştirici bakış açıları kendi yolumu bulmamı sağladı.

– Neler izler, neler okursunuz? Kimleri takip edersiniz?

Herman Hesse, Carl Gustav Jung, Alfred Adler, Dale Carnegie, Gülseren Budayıcıoğlu. Daha çok psikoloji okumayı seviyorum. Almadovar üzere sonu şaşırtan direktörleri seviyorum. Haneke üzere çok gerçekçi ve insan psikolojisini iyi işleyen direktörlerin sinemalarını izliyorum.

Özgür yaşayabilmek için her vakit uğraş vereceğim

– Bayanların yaşadıkları problemler, İstanbul Mukavelesi üzere mevzularla ilgili yaklaşımınızı da sormak isterim…

İçinde bayanın hakkını eline alabileceği, korkmadan inançta yaşayabileceği hangi mukavele hangi hak varsa hepsinin gerisindeyim ve destekliyorum. İstanbul Mukavelesi fikri çıkmadan on sene evvel de bu türlü düşünüyordum. Bir bayan olarak, iş ve toplumsal ömürde zorluk yaşayan bir bayan olarak; özgür yaşayabileceğimiz, güçlü olabileceğimiz bir ülkede yaşamak için her vakit uğraş vereceğim.

Sözcü