Türk sinemasının unutulmaz ismi Kemal Sunal, İstanbul’un kenar semtlerinden biri olan Küçükpazar’da, Malatyalı bir ailenin çocuğu olarak 1944 yılında doğdu. İlkokuldan sonra Orta ve lise tahsilimi Vefa Lisesi’nde tamamladı. Her sınıfı en az üç yıl okudu ve lakin 11 yılda mezun olabildi. “Korsan Cevat, Kavanoz Erdal, Gogo Cavit lisedeki en samimi arkadaşlarıydı. Amatör tiyatroya da o yıllarında başladı, akabinde sinemaya adım attı.
AİLESİNE KATKI
20 yıl evvel kaybettiğimiz sinema dünyasının gülen ve güldüren adamı Kemal Sunal, 10 Kasım günü 76 yaşında olacak. Doğum gününü her vakit 11 Kasım’da kutlayan Sunal, bunun sebebini de “Ulu Başkan Atatürk’e saygısızlık yapmamak için” diyerek açıklamıştı.
Cemil ve Cengiz isimli iki erkek kardeşi olan usta oyuncunun annesi mesken hanımı, babası ise personel emeklisiydi. Çocukluk devirlerini “Babamdan iyi dayak yerdim, zira yeni alınan ayakkabılar ile top oynardım. Haylazdım, hocalar da çok kulağımı çekti” diye anlatan Sunal, yaz aylarında ailesine katkı için elektrikçi dükkanında çıraklık yapıyordu. Liseden sonra Marmara Üniversitesi Radyo Televizyon Yüksek Okulu’nda eğitim aldı. 1966 yılında Vefa Lisesi’nde ideoloji öğretmeni sayesinde amatör tiyatrodan profesyonelliğe birinci adımını attı.
HAYLAZLIKLARINI SİNEMAYA TAŞIDI
Kemal Sunal’ın elinden tutan isim ünlü sanatçı Müşfik Kenter’di. Efsane oyuncunun birinci maaşı 150 liraydı. “Fadik Kız ve Mecnun İbrahim” oyunlarında sahne aldı. Bir müddet sonra da Ulvi Uraz Tiyatrosu’na geçti. Akabinde evvel Ayfer Feray Tiyatrosu’na, sonra da Zeki Alasya- Metin Akpınar’ın Devekuşu Kabaresi’ne transfer oldu. Zeki Alasya ve Metin Akpınar o günlerde sinemaya adım atmıştı. Bir gece tiyatroya direktör Ertem Eğilmez geldi. “Tatlı Dillim” isimli sinema için hazırlık yapıyordu.
Hababam Sınıfı sinemasıyla hafızalara kazındı…
TEPEYE ÇIKTIĞI AN…
Tarık Akan bu sinemada bir basketbolcuyu canlandıracaktı. Eğilmez de Akan ile basketbol oynayacak uzun uzunluklu yardımcı oyuncular arıyordu. Bu gruba Kemal Sunal da katıldı. Sinema çok beğenildi ve Sunal’ın yıldızını parlattı. Akabinde “Salak Milyoner ve Köyden İndim Şehire” sinemaları geldi. Özel hayatında çok az konuşan, pek gülmeyen Kemal Sunal, bu sinemalar ile beyazperdenin “Sempatik, salak ve komik” adamı oldu. “Hababam Sınıfı” ve “İnek Şaban” tiplemesi Sunal’ı doruğa taşıdı.
KOMEDYENE BİRİNCİ ÖDÜL
Lisede yaptığı haylazlıkları sinemalarına taşıdı. Şaban ismi o kadar yakıştı ki, Atla Gel Niyazi isimli sinemanın ismi Atla Gel Şaban olarak değiştirildi. Antalya Sinema Şenliği’nde Kapıcılar Hükümdarı sinemasıyla, “En iyi erkek oyuncu ödülünü” alan Sunal, bu şenlikte birinci defa jöne değil komedyene verilen mükafatın de sahibi oldu.
NİKAHINDA DA GÜLDÜRDÜ
Bir röportajında, “Sizin için cimri diyorlar gerçek mu?” sorusuna “Sokağa atacak param yok. Yerine nazaran harcarım, her gece iki duble viski içerim, arkadaşlarıma da ısmarlarım. Geleceğimi garanti altına almalıyım” karşılığını veren Kemal Sunal, 1975’te Gül Sunal ile evlendi. Sunal nikah memurunun kendisini komik bulması nedeniyle, nikahın uzun sürdüğünü anlatmıştı. Çocuklarına bir aşk hikayesinden esinlenerek Ali ve Ezo ismini verdi. Sunal’ın 56 yıllık ömründe iki büyük korkusu vardı. Uçak ve deniz yolculuğu…
BÜYÜK KORKUSU SONU OLDU
82 sinemada oynayan Sunal’ın hayatı, uçak seyahatinde sona erdi. 3 Temmuz 2000’de Balalayka sinemasının çekimleri için Trabzon’a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirdi. Cenazesine onbinler katıldı. Bu yıl da doğduğu günden 24 saat sonra anılacak.
Sözcü
