Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde doğan udi bestekar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi sanatkarı Tarık Zincir, pandemi devrinde sanatkarların yaşadığı ezaları lisana getirdi. Küçük yaşlardan beri gönül verdiği Türk Sanat Müziği’nde, iki albümü 18 bestesi bulunan 47 yaşındaki sanatçı “Bu süreçte sanat topluluğundan 102 arkadaşımız hayatına son verdi” dedi ve SÖZCÜ HaftaSonu’na şunları anlattı:
“Covid -19 süreci, birçok iş bölümünü yaraladı. En çok yara alan ve meslek sahiplerini intihara kadar sürükleyenlerin başında ise müzik dalı geliyor. Bir yılda 102 müzisyen arkadaşımız hayatına son verdi. Bir müzisyenin yetişmesi; eğitim, sabır, uğraş ve zorluk gerektiriyor. Verilen bu emeklerin karşısında alınan fiyat ise bir birden fazla için yalnızca o günü kurtaracak sayılar oluyor. Müzik işçilerinin bu güç devirde içinde bulundukları durum, birçok mesleğe kıyasla daha da sıkıntı. Maalesef arkadaşlarımız bu periyotta çok güç günler geçirdiler ve yalnız bırakıldılar.”
Tarık Zincir
Sanatkara verilen bedel, toplumun çağdaşlık seviyesini göstermektedir
Tarık Zincir bu devirde hem meslektaşlarının hem de kendisinin yaşadığı problemleri şu sözlerle lisana getirdi:
MATERYALİMİZ SEVGİ: Dünyanın tahminen de en hoş insanları müzisyenlerdir. Zira materyalleri his ve sevgidir. Sorun yalnızca albüm çıkaran ses sanatkarlarının değil, sanatkarın sahnesinde aslında onu taşıyan en değerli takviyesi olan sazları yani orkestrasının da bu periyot işsiz kalmasıdır. Aileleriyle birlikte önemli bir nüfusa erişen sanatçı, orkestra ve menajerler, Mart 2020’den bu yana işsiz. Devletimizden beklentimi, sanatkarlara müzisyenlere verdiği dayanağın 1.000 TL değil en az minimum fiyat seviyesinde olması ve olağan bir yaşama dönünceye kadar bu takviyesini sürdürmesidir. Sanatkara verilen paha; toplumların ne kadar uygar ve çağdaş olduklarının göstergesidir. Bu nedenle verilen bin TL’lik takviye, onların hayatta kalması için son derece yetersizdir. Devletin daha fazla uğraş göstermesi gerekiyor.
İBB TAKVİYE VERİYOR: İstanbul Büyükşehir Belediyesi dayanağıyla dijital bir konser projesinde yer aldım. İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu sayesinde orkestramdaki bedelli sazlar, bir aylık da olsa maddi takviye sağladı. Olağan şartlarda sanat merkezlerinde ve açık havada verdiğimiz; halkımızla bütünleştiğimiz konserleri özledik. Ben, Türk Sanat Müziği’nin ve udi sanatkarların son temsilcisiyim. Albümlerimdeki bütün müziklerimin kelam ve müziği bana ilişkin. Müziği yaşatacak ve devam ettirecek olan üreten sanatkarların değerinin bilinmesi lazım.
KAPILARI AÇMIYOR: Müzik dalında üretim kısırlaştı. Nağmeler birbirinin gibisi ve eski tadında değil. Bu türlü bir ortamda yaptığım müziklerin TRT tarafından yayınlanmaması beni son derece üzüyor. TRT FM yalnızca pop müziği, TRT Nağme ise yalnızca Türk Sanat Müziği yayınlıyor. Fakat TRT benim müziklerimi, bestelerimi Türk Sanat Müziği olarak kabul etmiyor. Türk Sanat Müziği yapmadığımı da TRT’den öğrenmiş oldum. TRT bir devlet kurumudur. Bana ve benim üzere üreten, albüm çıkaran sanatkarlara dayanak olması gerekiyor. TRT’nin bize sahip çıkması demek, devletin sanatkarına sahip çıkması demektir.
En büyük hayali Harbiye konseri
Bütün albümlerine sahip olduğumuz Enrico Macias’ı severek dinlerim. Gitar ve ud ustası. Bir gün Türkiye’nin Enrico Macias’ı olacağıma inanıyorum. Onun üzere kendi şarkılarımdan albümler yapıyorum. Enstrüman olarak ud ile birlikte klasik piyano çalıyorum. Bir büyük hayalim de Harbiye’de konser vermek ve ülkemizi yurtdışında da temsil edebilmek. Mart 2020’de on yapıttan oluşan, kelam ve müziği bana ilişkin ‘Bizim Şarkımız’ albümünü çıkardık. Türk Sanat Müziği’ni yaşatmak ismine üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum. Ne kadar kelam yazıp, beste yapıp, ud sanatkarı ve yorumcu da olsan tek başına bir hiçsiniz. Müzikal donanımı güçlü iyi bir aranjör, iyi bir müzik şirketi ve iyi bir menajer olmadan kendinizi tabir edemezsiniz. Şu ana kadar 18 müzikte kelam ve müziği bana ilişkin yapıtlarımı halkımla buluşturdum. Medyada Türk Sanat Müziği’ne daha çok yer verilmesi tek dileğim. Bizler ürettikçe, var epey, hürmet, sevgi, aşkın en hoş tarifi da, müziklerimizde var olacak. Yeni kuşak şiddeti değil, sevmeyi öğrenecek. Zira biz Atatürk’ün de söylediği üzere asil, vicdanlı ve hassas bir milletiz.
Sözcü
