Türkiye’nin çok büyük meselelerle karşı karşıya olmasına karşın CHP’nin beklenen sıçramayı yapamadığına dikkat çeken Oran, “Ekonomik sıkıntıların bu derece ağır yaşandığı, işsiz sayısının çalışan sayısını geçtiği, bilhassa genç işsizliğin Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlarına ulaştığı bir periyotta CHP’nin hâlâ ‘ciddi bir oy artışı sağlayamamış’ olması ve parti içi hengameleri körükleyecek biçimde ‘ötekileştirici bir dil’ kullanması geleceğe dair umutları azaltmaktadır” dedi.
Partisinin pek çok büyükşehiri kazanmasına karşın üye sayılarının artmak yerine azaldığına dikkat çeken Oran, tabandan yükselen “Yapıcı önerilere”, sert reaksiyon verilmesini eleştirerek, “Kurumsal seviyede yapılan itirazlara karşılık üretmek yerine ‘ya itaat et ya da git’ manasına gelecek adımlar atmanın ‘AKP’nin ekmeğine yağ sürmek’ ve Cumhuriyetçi tabanı bölmek dışında bir manası yoktur” açıklamasında bulundu.
CHP’nin sıradan değil, asla yok olmayacak bir geleneğin ismi olduğunun altını çizen Oran, “CHP, ‘ne tek adamlığa’ ne de ‘ille de ben’ diyenlerin kibrine muhtaçtır. Bu esaslı gelenek kesinlikle bir yol bulacak ve alternatif olacaktır. Kesinlikle Türk milletine tekrar umut olacaktır” dedi.
Oran, açıklamasında şunları lisana getirdi:
* Dünyanın en eski partilerinden olan CHP, yalnızca 20.yüzyılda doğan bir partinin değil, binlerce yıldır Anadolu’da devam eden özgürlük, eşitlik, adalet ve bağımsızlık gayretinin de ismidir.
* Bu manada hangi yüzyılda yaşanmış olursa olsun zalimin zulmüne karşı koyan herkes bir tarafıyla CHP geleneğinin birer modülüdür.
* Bu gelenek, yeri gelmiş sürgüne gönderilmek kıymetine, çöken imparatorluk sisteminden kurtuluş yollarını aramıştır, yeri gelmiş padişahın sınırsız yetkilerine karşı Meşruiyet çabası vermiştir ve muhtaçlık hasıl olunca da ‘idam fermanlarını boyunlarına takarak’ kurtuluş çabasına başlamıştır.
* Kökü yüzlerce yıl geriye giden bu geleneğin her periyotta öncü takımları, halka itimat veren önderleri olmuştur. Lakin “bu dava” hiçbir vakit şahıslara bağlı olmamış, başkanlar gelip geçerken, çaba azim ve kararından vazgeçmeyen Cumhuriyet sevdalıları, davasına sahip çıkmıştır.
* Ne yazık ki, bilhassa son 18 yılda yaşananlar, CHP’nin geçmişte hiç olmadığı kadar güç periyotlar yaşamasına sebep olmuş, kitlelere önderlik etmesi beklenen yönetici takımların bir kısmıysa, vaktin değişen dinamiklerini anlamak ve bu esaslı geleneği derleyip toparlamak yerine “rakibe benzeyerek”, rejimin değişmesine bile seyirci kalmıştır.
* Ekonomik problemlerin bu derece ağır yaşandığı, bilhassa genç işsizliğin Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlarına ulaştığı bir devirde CHP’nin hâlâ “ciddi bir oy artışı sağlayamamış” olması ve parti içi hengameleri körükleyecek halde “ötekileştirici bir dil” kullanması geleceğe dair umutları azaltmaktadır.
TABANIN TELAŞLARINI DAHA DA ARTTIRMIŞTIR
* Yaşanan her türlü meseleye ve CHP’nin beklenen sıçramayı bir türlü yapamamasına karşın hiçbir “özeleştiri mekanizmasının” işletilmemesi ve tüm stratejinin “ittifaklar” üzerine kurgulanması yetmezmiş üzere birtakım üst yöneticilerin CHP’nin fedakâr tabanını “rencide edici ifadelerde” gösterdiği ısrar, tabanda yükselen bir hayal kırıklığı yaşanmasına sebep olmaktadır.
* Çok açıktır ki, CHP tabanını, AKP’nin kelamlarını kullanarak “rakı sofrasında siyaset yapmakla, kantin solculuğuyla” itham etmekle ulaşılacak bir yer yoktur.
* Bu tip ithamlar lakin ve fakat kitlelerin kopuşuna münasebet oluşturabilir. Yaşanan Kurultay süreci de ne yazık ki var olan dertlerin en az bir kat daha artmasına sebep olmuştur.
“KUCAKLAYICI BİR LISAN KULLANILMALIDIR”
Son devirlerde “pek çok büyükşehir belediyesinin kazanılmasını” yıllardır devam eden sıkıntıların üstünü örtme münasebeti olarak görenlerin, tabandan yükselen yapan teklifleri bile “önyargılı bir tutumla” yargılamaları ve görmezden gelmeleriyse başka bir problemdir.
* Kurumsal seviyede yapılan itirazlara karşılık üretmek yerine “ya itaat et ya da git” manasına gelecek adımlar atmanın “AKP’nin ekmeğine yağ sürmek” ve Cumhuriyetçi tabanı bölmek dışında bir manası yoktur.
* CHP üst idaresinin aşikâr isimleri ya da kümeleri bu derece süratle gözden çıkarması manalı değildir.
* Çünkü AKP, aralıksız olarak üye sayısını arttırırken CHP’nin uzun vakittir yeni üye kaydedememesi ve hatta pek çok büyükşehir idaresi kazanılmış olmasına karşın “üye sayısının düşmesi” kıymetli bir işarettir.
* CHP’nin süratle büyümesi, örgütlerini taze güçlerle tahkim etmesi ve Seyahat Direnişi sonrasında hayal kırıklığına uğratılan Y jenerasyonunun yanında, yeni yetişen Z Jenerasyonunu da kaybetmemesi için topyekûn seferberlik duyuru etmesi, tenkitleri empati, diyalog ve parti içi demokrasi sistemlerini harika çalıştırması gerekmektedir.
CHP GELENEĞİ ORIJINAL ÖNDERLER VE İLERİCİ TAKIMLAR ÇIKARACAKTIR
* Gelinen nokta hayli olumsuz görünse de Cumhuriyet Halk Partisi geleneği ve her yaştan Cumhuriyet çocuğu en büyük garantimizdir. Bu gelenek; Tıbbiyeli Hikmetlerin, Öğretmen Kubilayların, Gençliğe Hitabeyi ve Bursa Nutku’nu rehber edinmiş genç Mustafa Kemallerin geleneğidir.
* Anadolu’nun dört bir yanında Cumhuriyet çocukları yani geleneğin öz evlatları, ilmek ilmek yeni bir taban dalgasını inşa etmektedir. Hangi unvana sahip olursa olsun, hiç kimse CHP geleneğinden büyük değildir.
* CHP’nin altı oklu ihtilal bayrağının dalgalandığı her yerde bir “umut” vardır. Günü geldiğinde umutlar birleşecek ve CHP tekrar “kurucu” misyonuna uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni hak ettiği aydınlık yarınlara taşıyacaktır.
* Hiçbir Cumhuriyet çocuğu, umutsuz olmamalı ve safları sıklaştırmalıdır. CHP, “ne tek adamlığa” ne de “ille de ben” diyenlerin kibrine muhtaçtır. Bu esaslı gelenek kesinlikle, alternatif yeni bir yol bulacaktır. Kesinlikle Türk milletine tekrar umut olacaktır.
Sözcü
