Siyasetin gündemi ağır. DÜZGÜN Parti Genel Lideri Meral Akşener de ağır gündemi içinde esnaf ziyaretlerini sürdürüyor, sıkıntı dinliyor. Akşener, genel merkezdeki çalışmalarını, toplantılarına da “maskeli-mesafeli” olarak devam ediyor. Yüzde 10 seçim barajı tekrar konuşulmaya başlandı. AKP’liler, baraj oranının daha da yükseltilmesini lisana getirirken, MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, barajın düşürülmesinden yana. Akşener ise “Barajı konuşan iktidar yolcu demektir” diyor ve şunları söylüyor:

UYGUN Parti önderi Meral Akşener, Ankara Temsilcimiz Hürmet Öztürk’ün sorularını yanıtladı, Siyasilere ve gazetecilere hücum için iktidara davet yapan Akşener, “Bu çeşit gerginliklerin yol açabileceği kaoslar, evvel ülkeyi yönetenlere ziyan verir” dedi.

ETİK VE GERÇEKÇİ DEĞİL

■ Öncelikle ortakların evvel kendi ortalarında, sonra kamuoyu önünde konuşmalarını öneriyorum. Bir bağlantı sorunu olduğu ortada. Son devirde iktidarın ortakları nedense fikir ayrılıkları olan her mevzuyu Twitter üzerinden yahut basın aracılığıyla konuşmayı tercih eder oldu.

■ AK Parti etraflarında barajın yükseltilmesiyle ne amaçlandığını anlamak sıkıntı değil. Kimi partileri, önerilen yüzde 12’nin altında kıymetlendirdikleri açık. ‘Siyasi etik’ diye diye geziyorlar lakin zora geldi mi kendilerince bu türlü cinliklerin peşine düşüyorlar. Bu hem etik olmayan hem de gerçekçi olmayan bir yaklaşım.

■ Küçük ortaksa, aşikâr ki kendini riskte görüyor ve barajın düşürülmesini istiyor. Bu da anlaşılabilir bir talep. Zira baraj altı kalma ihtimali, siyasi hareket imkanını ortadan kaldırır, etkisiz eleman haline getirir. Muhakkak ki bunu istemiyor. Yoksa yıllarca mevcut barajı savunmuş bir anlayışın, bu atağı öbür türlü açıklanamaz.

MERAL AKŞENER KORONA AŞISI OLURKEN NEDEN FOTOĞRAF ÇEKTİRMEDİ?
SÖZCÜ Ankara Temsilcisi Hürmet Öztürk’ü, DÜZGÜN Parti Genel Merkezi’nde ağırlayan Meral Akşener, “Ben hacca gittim. O nedenle aşı yaptırırken fotoğraf vermedim” dedi…

MİLLET İRADESİ VURGUSU

■ Ancak unutmayalım ki, siyasetin kuralları, bir partinin ikbali üzerine bina edilemez. Edilirse, orada sistemin ismi demokrasi olmaz, ‘Yazıhanem açık kalsın” anlayışı olur. Elbette bunların hepsi konuşulabilir, tartışılabilir. Lakin bu tartışmalar bütüncül bir halde yapılmalıdır.

■ Tartışmaların merkezindeyse milletimiz ve millet iradesinin egemenliği olmalıdır. Cumhur İttifakı’nın oyları düştü ve ikbali riske girdi diye bu alanda atılacak, merkezinde milletin olmadığı her adım, ahlaken tartışmalı hale gelir.

ÖBÜR KOZMOSTA YAŞIYOR

■ Siyaset millete hizmet için yapılır. Vatandaşınıza dokunmak, sesini duymak zorundasınız. Kaygısını dinlemek, ne yiyor, ne içiyor bilmek zorundasınız. Bunları bilirseniz, memleketin problemlerini yanlışsız teşhis edersiniz. Yanlışsız tedavinin de birinci kaidesi yanlışsız teşhistir.

■ Sayın Erdoğan, siyasetinin birinci yıllarında sokağı bilirdi. Vatandaşa dokunurdu. Fakat saray onu milletten ve münasebetiyle gerçeklerden kopardı. Kendisi maalesef artık diğer bir kainatta yaşıyor. Türkiye’nin problemleri fakat siyaset içinde çözülebilir. Bu da lakin siyaset, vatandaşı duyarsa, ona dokunursa, ayağına giderse olur. Milletine yabancılaşmış bir siyasetin memlekete vereceği bir şey olamaz.

VİCDANLARDA AÇILAN YARALAR SIKINTI KAPANIR

Selçuk Özdağ ve birebir gün Orhan Uğuroğlu’na yapılan akından sonra “Saldırı buyruğunu kimin verdiği” konuşuluyor. Ben de tıpkı soruyu Akşener’e yönelttim. Akşener’i dinliyorum:

“Bu türel bir sorun. Karşılığı emniyet, yargı bulacak. Kimin azmettirdiği ortada. Bir manada, herkesin bildiği bir sır bu. Lakin ben siyasetin geldiği nokta açısından üzgünüm. Bedendeki yaralar iyileşir. Lakin, siyasette, vicdanlarda açtığı yaralar sıkıntı kapanır. Hele de ülkeyi yönetenler bu işin önünü almazsa, bu yaralar kangren olur ki, onun da memleketimize bedeli ağır olur. Siyaset, hizmette rekabet alanıdır. Söylediğini beğenmediğiniz rakibinize saldırtırsanız o siyaset olmaz. Bunlar atak da değil. Akın yüzünüze karşı yapılandır. Bu yapılanlar namert birer pusu. Bunu da aslında bir aydın hareketi olan ‘Milliyetçilik’ ismine yapıyorlar. Bu türlü Milliyetçilik olmaz.”

Selçuk Özdağ, 5 kişinin silahlı-sopalı saldırısına uğradı.

Akşener’e nazaran bunlar planlı ve örgütlü işler. Pekala, emsal olayların meydana gelmemesi için neler yapılmalı? Akşener’in yanıtı şöyle: “Bu olayların davalarına bir bakın. Ortada planlı, organize bir iş var, lakin soruşturmalar, davalar daima ‘Müessir fiilden’ açılıyor. Örneğin danışmanım Murat İde’ye saldıranlar… Konutunun önünde hepsi araçlarından birebir anda iniyor ve saldırıyor. Yani her şey planlı ve organize. Cürüm da organize. Lakin soruşturma ya da davanın dayandığı kanun unsuru ‘Müessir fiil’, yani hafif yaralama. Bu kadar organize işlere bu türlü soruşturmalar ödül üzeredir. Bu başla önleyemezsiniz.”

CUMHUR İTTİFAKI’YLA YAN YANA GELMEMİZ İMKANSIZ

Akşener ilçe ilçe geziyor, esnafın kederini dinliyor.

İKTİDARIN VE VATANDAŞLARIN TÜRKİYE’Sİ ÇOK FARKLI

YETERLİ Parti Genel Lideri Akşener, “sahada”, vatandaşla iç içe. Vatandaşın ne yaşadığını yerinde görüyor, biliyor. Akşener vatandaşın Türkiye’siyle, AKP’nin anlattığı Türkiye ortasında büyük fark olduğunu belirtiyor. Alanda gördüklerini hatırlatıp “Farklı Türkiye’yi” soruyorum. Akşener sıralıyor:

■ İktidarın enflasyonu diğer, milletin enflasyonu öteki.

■ İktidarın tez ettiği zenginlik, sokakta, hanelerde yok.

■ İktidarın işsiz sayısı diğer, milletimizin işsiz sayısı öteki.

■ İktisat zati düşüncedeydi, pandemi de üzerine başka bir yük getirdi.

■ Millet bu türlü vakitlerde devleti yanında görmek ister. Lakin Türkiye’yi yönetenler, millete dayanak vermek yerine, tekrar o beş müteahhide dayanak vermeyi seçti.

YARIN: ERKEN SEÇİME GİDİLİR Mİ? YENİ İTTİFAKLAR KURULUR MU?

Sözcü