Yılmaz Beyefendi, yeni kitabınız Elia raflardaki yerini aldı. Bize kısaca konusundan bahseder misiniz?

Elia, yakın gelecekte küçük bir adada geçiyor.

Alışkanlıkların suskunluğa, suskunlukların haksızlığa, haksızlıkların cezaya dönüştüğü, hata ve hatalı tarifinin zıt yüz edildiği, çok da uzak olmayan bir dünya.

Kendi halinde, sessiz, sakin bir ömrü olan bu adaya günün birinde iki yabancı gelir ve o andan itibaren ada ve adalıların ömrü büsbütün değişir. Tarihî, siyasal ve toplumsal temeli olan büyük bir değişim bu küçük adayı beklemektedir. Lakin bu değişim bildiğimiz ve alışkın olduğumuz formda olmaz; birey psikolojisinden yola çıkarak yesyeni bir hata tarifi oluşturulur. Teknolojiyle desteklenen bu yeni kabahat tarifi, birinci sefer bu küçük adada hayata geçer. Olayların adada geçmesi de bu yüzdendir.

GÜNÜMÜZDEN ON YIL SONRASI

Kitapla ilgili birinci yansılar nasıl?

Elia, öteki romanlarımdan daha farklı bir dünyada geçiyor. Olmuş olanın değil, günümüz toplumsal dinamiklerden yola çıkarak olacak olanın ele alındığı bir dünya. Lakin distopya ya da bilim kurgu vari bir fikir biçimiyle değil; sebep sonuç münasebetinin sertliğiyle.
Kitaba olan ilgi açıkçası beni biraz şaşırttı. Bilhassa, ilginin görsel platformlara kaydığı bu periyotta bu ilgi beni sevindirdi. Kısa müddette yeni baskıya girecek olması da bu ilginin göstergesi.

Kör Adım’da geçmişi bahis edinmiştiniz. Bu kitapta geleceğe dönmenize sebep nedir?

Evvelki romanlarımda daima geçmişi ele aldım. Elia’da ise yakın geleceği. Aslında uzak bir gelecek değil, günümüzden on yıl sonrası anlatılıyor. Bu romanda geleceği ele almamın nedeni, bizi nasıl bir gelecek beklediğini kendi açımdan değerlendirmekti. İçinde bulunduğumuz siyasi iklimin çok da umut vaat etmediğini, bunun da gelecekte tesirleri olacağını hepimiz biliyoruz. Ben daha spesifik bir formda ele alarak, adada yaşayan bir kişi üzerinden anlatmayı tercih ettim.

DÜNYADA HERKES SUSUYOR

Elia’nın geçtiği periyotta bayanlar toplumda geri planda yer alırken kitapta tüm haksızlıklara karşı gelen yeniden bir bayan oluyor. Bu mevzuda neler söylemek istersiniz?

Dünyanın her yerinde tıpkı olan bir durum var; ne vakit bir ülkede iktidar totaliter bir rejime dönüşse, birinci olarak bayanların hakları ellerinden alınır. Bayanın geri plana itildiği bir toplumda hayat daha teslimiyetçi bir ruh haline bürünüyor. Bayanın hareketliliği beraberinde sorgulamayı, soru sormayı da getiriyor. Elia’da da bu türlü; bayanların geri plana itildiği bu dünyada herkes susuyor fakat sesini çıkaran ve bu duruma itiraz eden de bir bayan oluyor. Lakin o vakit bir kırılma yaşanıyor.

TOPLUMSAL SUSKUNLUKLAR

Elia ile okurlara vermek istediğiniz bir ileti var mı?

Çağımız okurlarına bir ileti vermek bence komik olur. Dünyada neler olup bittiğinin anında öğrenildiği bir devirdeyiz. Ve bu enformasyon çağında yarının yönelimlerini hesap etmek çok da sıkıntı değil. Tüm bunları hesap ederek, daha lokal seviyede, yarının dünyasını her şeye sessiz kalarak yaşamayı öğrenmiş, durağan bir karakter üzerinden ele aldım.

Ferdi haksızlıklara olan sessizliğin, toplumsal suskunluklara dönüşmesinin bir resmidir Elia. Ve bu tablonun ressamı da bizleriz.

Sözcü