Sanat hayatı boyunca çok sayıda sinema, dizi ve tiyatroda yer alan usta oyuncu Erdal Özyağcılar, Bizimkiler, Elveda Rumeli üzere birçok sevilen projede iz bırakan rollere hayat verdi. Şu sıralar Yasak Elma dizisinde Anadolu kökenli iş insanı Hasan Ali Kuyucu rolüyle ekrana dönen Özyağcılar, tiyatro çalışmalarına ise kızı Zeynep Özyağcılar’ın 2014’te kurduğu Tiyatro Martı’yla devam ediyor. Usta oyuncu yeni projesine, tiyatroya, eşi Güzin Özyağcılar’la yarım asrı deviren keyifli evliliğine ve yaşama dair sorularımızı şöyle cevapladı.

BİR TOPLUMSAL SINIF ELEŞTİRİSİ

– 4. döneminde dahil olduğunuz Yasak Elma 100 kısmı devirdi sizce sırrı nedir?

Bütün dizilerdeki sır; başta proje tasarım, gerisinden hakikat bir senaryo ve hakikat bir cast. Burada direktör arkadaşlar kırılıp üzülmesin fakat dizi, sinemanın maalesef sıralaması bu. Ben bu 100 kısmın yalnızca 10 kısmında vardım fakat geri kalan kısımda olan arkadaşlarımın muvaffakiyetlerini kutluyorum.

– Sanırım hepimiz entrikayı seviyoruz…

Yasak Elma; para ve güç odaklı bir sınıfın, bir güldürüsü. Daha doğrusu bir güldürü anlatımıyla, tenkit demeyeyim ancak onların entrikalarını, kıskançlıklarını, para üzerindeki his ve tavırlarını anlatan bir güldürü dizisi. Bana nazaran aslında bu bir toplumsal sınıf eleştirisi. Çok ta başarılı ki aslında 100. kısım ile devam ediyor…

– Hayat verdiğiniz Hasan Ali karakteri diziye neler kattı?

Hasan Ali bu diziye bir Anadolu kökenli iş adamı olarak girdi. Hasan Ali Kuyucu’nun diziye neler kattığını fakat seyircimiz söyler ama  gelen yansılar olumlu, ben de çok memnunum.

SEYİRCİNİN DEĞERİNİ ANLADIK

– 7 dönemi deviren ‘Hoş geldin Boyacı’  tiyatro oyununuzu pandemi nedeniyle 20 Şubat’ta internet üzerinden canlı yayınla sergilemek size ne hissettirdi?

O online oyunda hepimiz çok duygulandık. Seyircinin ne kadar kıymetli olduğunu anladık. Yalnızca sahneyi doldurmak yahut salonu doldurmak ismine değil, onların nefesini duymak onların tepkilerini almak çok değerli bir şey. Yani bir şey eksikti. Tiyatro zati odur; oyun-seyirci-oyuncu üçgeni içinde devam eden bir olgu. Seyirci olmayınca biz nitekim çok duygulandık. Hatta onu Berna Laçin arkadaşım oyunun sonunda çok hoş tabir etti…

– Pandemi sürecinde sanatın durması siz usta sanatkarları nasıl etkiledi?

Pandemi sürecinde kızım Zeynep’in yazdığı Maydonoz diye kısa bir sinema yaptık. Artık Tiyatro Martı yeni dijital projelerinin provasına da giriyor. Bu ortada repertuardan kaldırdığımız oyunları da online olarak açmayı düşünüyoruz. Bu döneme prova yapıp, pandemide durduğumuz, Zeynep Özyağcılar’ın yazıp oynadığı “En Hoş Parçam” oyununu sahneleyeceğiz. Ben de bu ortada boş vakitlerimde bol bol yeni oyunlar okuyorum.

– Kızınız Zeynep Özyağcılar’ın 2014’te kurduğu Tiyatro Martı ve çalışanları bu süreçte nasıl zorluklar yaşadı? 

Biz oyun oynayamadık fakat Zeynep, tiyatromuzda çalışan Beğenilen Çetiner’le bir arada pandeminin getirdiği ruhsal bozuklukla ilgili çok hoş bir kısa sinema yaptılar, onu yayınladılar. Burada neler yapılması gereken olayların ötesinde, her toplumsal bölüme devletin bir yardımı var. Tiyatroya da bu yardımın yapılması gerekiyor. Yapıldı mı yahut ne kadar yapıldı… Bunun daha fazla olmasını diliyorum tabii…

ÜLKE İÇİN DİLEK TUTULMALI

– Tiyatro ve sanat muhaliftir cümlesine katılıyor musunuz?

– “Her gün kendin için bir dilek tut yeter”  demişsiniz. Sizin dileğiniz nedir?

Yalnız kendiniz için değil, herkes için bir dilek tutmalı, ülke için dilek tutulmalı. Kendiniz için, iş için de tutulmalı. Sıhhat konusu çok değerli. Benim dileğim evvel sıhhat. Devamlı memnunluk değil de, iyi, kazasız, belasız gün atlatmak. Bir de mesleğimden uzak kılacak rastgele bir hastalığın beni yakalamaması, bana yakın olan, etrafımdakilerin sıhhati, onların umutsuz günler geçirmemesi…

İki çocukları olan Özyağcılar Çifti, yarım asır evvel konservatuarda tanışıp evlendi.

Güzin’le çok memnunuz, 50 yılın nasıl geçtiğini pek fark etmedik

– Eşiniz Güzin Özyağcılar ile 50 yılı deviren sevginiz hürmetiniz sorulur her vakit. Bir sırrı var mı keyifli evliliğin?

Evet, bunu çok soruyorlar bize. Buradaki en büyük etken işimizi, mesleğimizi çok sevmemiz oldu. Onun uğraşı içinde ekonomik durumlar oldu. Yani bir tiyatrocunun aldığı maaş, özel tiyatrodaki kısır döngüler, problemler. Ben bir orta tiyatroyu bırakıp, şampuan sattım zira para kazanamıyordum orada. Lakin bizim evliliğimiz çok memnun geçti, sonra çocuk dönemi başladı, çocukları çok sevdik, hepsi büyüdüler. Güzin’le çok memnunuz. Biz 50 yılın nasıl geçtiğini pek fark etmedik.

– Hayata dair hiç pişmanlığınız var mı?

Hayatta hiçbir mevzuda, hiçbir pişmanlığım olmadı. Allah bana bu türlü bir pişmanlık yaratmadı, bundan sonra da yaratmasın.

Merhametli, adaletli vicdanlı olmak bunlar benim için çok değerli

– Olmazsa olmazları nelerdir Erdal Özyağcılar’ın?

– Torunlarınıza nasıl bir dedesiniz? Onlara nasihat eder misiniz?

Ben dede değilim, onların arkadaşlarıyım. Daima o denli diyoruz. Ortamızda “Nasılsın aga?” falan diyoruz. İkisi de oğlan, biri 15, başkası 10 yaşında. Herhalde onlar da beni seviyorlardır. Onlara hiçbir vakit “Onu yapma, bunu yapma” diyen bir dede olmadım, hatta şımartan bir dede oldum. Onlara her vakit nasihatım: Evvel palavra söylemeyeceksiniz, merhametli, adaletli ve vicdanlı olacaksınız.

Sözcü