COVID-19 pandemisine ait 5’inci ay kıymetlendirme toplantısına TTB Merkez Kurulu Lideri Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB COVID-19 İzleme Konseyi üyeleri Prof. Dr. Feride Aksu Şahit, Prof. Dr. Hasret Azap ve Prof. Kayıhan Pala katıldı.
Zoom uygulaması üzerinden gerçekleştirilen toplantının açılışında konuşan Adıyaman, 27’si doktor 53 sıhhat çalışanının COVID-19 nedeniyle hayatını yitirdiğini hatırlattı.
Adıyaman, Türkiye’nin COVID-19 salgını sürecindeki 5. ayının değerlendirildiği rapor ile bu süreçte yaşananlardan yola çıkarak, önümüzdeki gün ve ayların sahiden ağır, kuvvetli gündemlerini daha az badire, hastalık ve vefatla atlatabilmeye katkı sunmayı hedeflediklerini bildirdi.
FOTO: SÖZCÜ
ETKIN HASTA SAYISI AÇIKLANANIN ON KATI
TTB COVID-19 İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Feride Aksu Şahit, hükümetin salgının tesirini azaltma stratejisinin karşılık bulmadığını belirtti.
Şahit, 623 bin 766 kişinin karantina altına alındığını, 11 Ağustos 2020 prestijiyle Sıhhat Bakanlığı bilgilerine nazaran hesaplanan etkin hasta sayısının 11 bin 152 olduğunu söyledi.
Şahit, Sıhhat Bakanlığı’nın seroprevalans çalışmasında elde edilen sonuçların hesaplanan etkin hasta sayısı ile karşılaştırıldığında, toplumda PCR testi ile teşhis alanların 9.9 katı kadar faal hadise bulunduğunu kaydetti.
ŞAHISLARDAN BEKLENEN İRADEYİ MERKEZİ OTORİTE GÖSTERMİYOR
Pandemi ile uğraş stratejisinin yanlış olduğunu belirten Şahit, merkezi otoritenin kendi sorumluluğunu “uyarma” ve “tedavi” ile sınırladığını, fakat pandemi ile çabanın bireylerin tedbirlerine bırakılabilecek bir sorun olmadığını kaydetti.
Şahit, anma toplantıları, bayramlaşmalar, milyonların girdiği imtihanlar, Ayasofya’nın açılması üzere aktifliklerin şahıslardan beklenen iradeyi merkezi otoritenin göstermediğini ortaya koyduğuna dikkat çekti. Bulaşıcılık suratının azaltılamamasında vatandaşın hatalı olarak işaret edilmesinin problemli olduğunu söyledi.
SIHHAT ÇALIŞANLARI TÜKENİYOR
Salgınlarda gerçeklerin gizlenmesinin imkanlı olmadığını vurgulayan Şahit, sağlık çalışanlarından ve yerelden yükselen çığlıklara kulak verilmesi gerektiğini kaydetti.
Sıhhat çalışanlarının tükenmekte olduğuna dikkat çeken Feride Aksu Şahit, sıhhat çalışanlarının özlük haklarının geliştirilmesi ve COVID-19 nedeniyle ömrünü yitiren sıhhat çalışanlarının geride kalan yakınlarının hayatlarının garanti altına alınması gerektiğini de kaydetti.
65 YAŞ ÜSTÜNÜN KONUTA KAPATILMASINI HAKIKAT BULMUYORUZ
Prof. Dr. Kayıhan Pala bir soru üzerine 65 yaş üstü yurttaşların bir kere daha meskene kapatılmasının, hem vücut hem ruh sıhhatleri açısından yeni sıkıntılar yaratma potansiyeli olduğuna dikkat çekti.
Pala, “Dünyada görülmemiş bir müddet içerisinde 65 yaş üzeri yurttaşları meskene kapatmanın ne tıp sonuçlar vereceğini bilmiyoruz. Sıhhat Bakanlığı’na davette bulunmuş ve bunun açıklanmasını istemiştik. Bugüne kadar bir karşılık olmadı. Eşit yurttaş olma bağlarını zedeleyecek yaklaşımlardan kaçınmak gerekir. 65 yaş üzerini meskene kapatmaktansa çalışanlar dahil olmak üzere bütün yurttaşların kapanmasını düşünmek gerekebilir. Lakin biz tekrar yalnızca 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın meskene kapatılmasının yanlışsız bir yaklaşım olmadığını düşünüyoruz” diye konuştu.
SONBAHAR’DA AŞILAMA İÇİN HAZIRLIK YAPILMALI
Bir diğer soru üzerine Prof. Dr. Hasret Azap, Eylül ayından itibaren influenza aşısı için geniş kapsamlı aşılama çalışmalarının başlatılması gerektiğini ve bunun geçtiğimiz periyotlarda “riskli grup” diye tanımlanan kümelerden daha geniş bir aşılama faaliyeti olması, bunun için de aşının stoklanmış olması gerektiğini kaydetti.
ABD ve İngiltere’de bununla ilgili kamuoyu bilgilendirmelerinin yapıldığını belirten Azap, Türkiye’de Sıhhat Bakanlığı’nın şimdi bu türlü bir açıklaması olmadığını belirtti.
Azap ayrıyeten, aşılama çalışmalarının yalnızca hastanelerde ve Aile Sıhhat Merkezlerinde değil, daha farklı metotlarla ve daha geniş çerçevede yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sözcü
