– Pandemi sürecinden en çok etkilenen kümelerden biri sanatkarlar oldu.

Maalesef. Bu yıl yapılacak olan bütün etkinlikler ve konserler iptal edildi ki en iyi ihtimal 2021’in üçüncü çeyreğinde pandeminin hafifleyeceği kestirim ediliyor. Yani önümüzdeki seneyi de biz müzisyenler olarak meskende geçireceğiz. Geçim sıkıntısı olan sanatkarın sanat yahut hobi için motivasyonu kalmadı, yani bu kurallarda müzisyenlerin hayatı idame ettirmeleri mümkün görünmüyor.

25 YILDA 12 ALBÜM

– Birinci albümünüzle, 12’nci albümünüz ortasında 25 yıllık bir süreç var.

Albümü Nisan ayında çıkarmayı planlıyorduk lakin pandemiye takıldık. Şu an yalnızca okumaları kaldı, 2021’in birinci çeyreğinde çıkar diye düşünüyorum. 25 yıl evvel kaset vardı, sonra yerini CD’ler aldı. Artık ise albümler dijital ortamda dinleniyor. Tahminen de fiziki olarak çıkaracağım son CD olabilir. Bu yüzden bütün müzikal birikimimizi bu albüme yansıtmaya uğraş ediyoruz. Albüm DMC etiketiyle çıkacak, yarısı türkü ve yeni bestelerden oluşacak. Toplamda 10 eser yer alacak. Her şeye karşın fiziki albümler ölmesin yaşasın diye direnenlerdenim.

– Rap ve alternatif müziğin son yıllardaki çıkışının nedeni nedir? 

Müzikte çeşitliliğe bayılıyorum, her stil müziğe varım. Kâfi ki samimi ve kaliteli icra edilsin. Yeni akımlar çıkacak elbette. Yeni tınılar, yeni lezzetler, yeni tatlar. Bizler vakit zaman o yeni tatları kendi damak tadımıza entegre edip yeni şeyler de sunmalıyız.

– Yeni albümünüzde Rap müzikçisi Fuat Ergin ile işbirliği yaptınız…   

Bu modül merhum babamın dünyadaki adaletsizliği anlatan bir uzun havası. Uzun havanın aranjesini yaparken çok hoş bir rife oturtmayı başardık. O an aklımdan geçen birinci şey “Bu parçada Fuat rap yapmalı” oldu. Fuat’a dinlettim o da çok heyecanlandı ve daha o akşam rap yapacağı kısımların kelamlarını yazdı. İki farklı cinsin bir ortaya gelmesinden şahane bir sinerji çıktı ortaya. “Uzun Hava & Rap ne alaka” diyenlere, önyargılı davranmadan evvel lütfen dinleyin kesinlikle derim.

Türkülerimizi dünya duysun istiyorum

– Türkülere kattığı duyguyu, dinleyiciye geçirebilen nadir sanatkarlar ortasındasınız. Bunun sırrı nedir?

Allah vergisi derler ya, yetenek sanırım… Bizler emanetçiyiz, bu yeteneği içtenlikle karşı tarafa aktarmaya çalışıyoruz. Gerisi dinleyicinin takdiri ve teveccühüdür. Bana nazaran Anadolu, Yunus’u, Mevlana’sı, Pir Sultan Abdal’ı, Hacı Bektaş Veli’si, bozlağı, horonu, zeybeği, barağı ve halayı ile yeryüzünün kültürel ve müzikal manada en kıymetli topraklar. Bu kıymetlerimizi senfonilerle ya da farklı cinslerle dünya duysun istiyorum.

Kubat’a nazaran Türkiye’nin en büyük sorunu eğitim.

Fenomenlerin performansı sanat değil

– Yaşadığımız çağın bir gerçeği de fenomenler. Üniversitelere söyleşiye gidiyorlar, milyonlara konser veriyorlar.   

Dijital dünyaya geçiş devrini yaşıyoruz. Yeni figürler, yeni isimler çıkacaktır şüphesiz. Bu mecralarda, konutunda pijamasıyla durum bildiren birilerinin çok izleniyor
olması onu fenomen yapabilir. Lakin bu durumu sanatla ilişkilendirmek yanlış olur. Sanalda sanat daima işin magazin kısmı olarak kalacak. Sanal ortam performansları, hiçbir vakit canlı bir konseri izlemenin hazzını vermeyecek.

– ‘Âşık Fakir Derviş’ olarak bilinen halk ozanı amcanız Şemsettin Kubat’ın heykeli, yaşarken Karacalar Köyü’nün meydanına dikildi.  

Ozan amcamızla tüm yöre halkı gurur duyuyor. Kendisi çok karşıydı sıhhatinde heykelinin dikilmesine. Lakin muhtar, kaymakam ve valilik onu bir formda ikna etti. Aşık Fakir Derviş’in en besbelli özelliği “Sevgi” ozanı olması. “Bir nasihatim var gül yüzlüm sana, sevgi hürmet göster sarıl beşere.” Bu son çıkacak olan albümde amcamın çok hoş bir yapıtı de yer alacak.

Sözcü