İBB Meclisi’nin kasım ayı toplantılarının dördüncü oturumunda, Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehditleri ile İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’na açılan Kanal İstanbul soruşturması gündeme geldi.
Meclis oturumunda gündem dışı kelam alan CHP’li İBB Meclis Üyesi İnan Güney, “Bu parti otel lobilerinde emperyalist pazarlıklarla değil savaş meydanlarından Cumhuriyeti kurmuş partidir. Bu koltuk emperyalizmi dize getirmiş Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğudur. Bu koltuk 69 yaşında 490 kilometre yol yürüyen, soruşturmalarınızın, davaların yıldıramadığı Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğudur” dedi.
İmamoğlu’na açılan soruşturmayı da kınayan Güney, “Kıbrıs’a 7 uçakla gidenlerin kamu kaynakları hassasiyetlerini anlamalarını esasen beklemiyorduk. Devlet projesi Cumhuriyettir, eğitimdir, devlet projesi yargı bağımsızlığıdır, yoksullukla gayrettir. Rant projelerinizi ne bize, ne bu halka, ne de Ekrem liderimize dayatamaz, kabul ettiremezsiniz” diye konuştu.
“O KOLTUK ATATÜRK’ÜN KOLTUĞU DEĞİL”
AKP Küme Sözcüsü Faruk Gökkuş da kelam alarak “CHP ile ilgili Cemil Koçak’ın bir kelamı var. Diyor ki; ‘CHP devleti kuran parti değil, devletin kurduğu bir partidir.’ O koltuk da Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğu değil. Mustafa Kemal Türk milletinin gönlünde yer etmiş bir liderdir. CHP istismarı bıraksın o noktada. Türkiye’de hukuk devleti işliyor. Sayın genel lider avukatı aracılığıyla yasal yollara müracaat etti” dedi.
KORKTUĞUNUZ BİR ŞEY Mİ VAR?
Gökkuş, İmamoğlu’na açılan soruşturma hakkında da “Müfettiş incelesin bakalım, korktuğunuz bir şey mi var? Tüm üst geçitlere, alt geçitlere, pazar önlerine kitap basarak ‘bu bir ihanettir’ demek, bunu kamu kaynaklarından yapmak kabahat mudur, değil midir inceleniyor. Kanal İstanbul konusunda sizinle farklı fikirde değiliz. Bu mevzuda farklı görüşler var. Lakin CHP’nin şöyle bir ön yargısı var. Yapılan her projede rant arıyorlar. Geçen hafta konuşma yapan arkadaşınız da ‘ihanet projesidir’ dedi. Sizinle tıpkı fikirde olmayanlara projeyi savunanlara bu biçimde hitap etme hakkını size kim veriyor?” diye konuştu.
2011 seçimlerini hatırlatan Gökkuş “Bu proje cumhurbaşkanımız tarafından millet onayına sunulmuş ve proje ile seçime gidilmiş, millet de sayın cumhurbaşkanımıza olur vermiştir. Burada yapılan bir müfettiş incelemesidir. Bir soruşturma yoktur, cezalandırma yoktur. Şahıs olarak bu projeye karşı çıkabilirsiniz lakin belediyenin kaynaklarını kullanarak, o kitapları kimlere, kaça yaptırdıysanız rantı orada arayacaksınız. Soruşturulan da budur” tabirlerini kullandı.
“SAVCILARIN MÜSABAKASI GEREKİRDİ”
CHP Küme Sekreteri Mesut Kösedağı Gökkuş’a cevap vererek “İnan beyin söylediği kelamları AKP kümesi niye üzerine aldı anlamadık. Olağan demokratik fonksiyonu olan bir ülkede o kelamda mektup ortaya çıktıktan sonra savcıların birbirleriyle müsabakası gerekirdi ‘buna ben dava açacağım’ diye. Elbette avukatlarımız başvuruyu yaptılar fakat işin buraya gelmeden atak yapılması gerekiyordu” dedi.
“KATAR MEYDANLARINDA KULLANMIYORUZ”
Kösedağı Kanal İstanbul ile ilgili de “Kanal İstanbul referandumu mu yapıldı da bizim mi haberimiz olmadı? Kanal İstanbul’u referanduma mı sunduk halkımıza? Bizim o denli bir şeyden haberimiz yok. Ne diyor Faruk Beyefendi; ‘İBB kaynaklarını hakikat kullansın.’ Biz kaynaklarımızı İstanbul Belediye Liderimizin takdiri ile halkımıza kullanıyoruz. Pazarlarda meydanlarda sokaklarda onlar için kullanıyoruz. Biz kaynaklarımızı Kanal İstanbul’u Katarlılara pazarlayacağım diye Katar’ın meydanlarında, AVM’lerinde maket yapmak için kullanmıyoruz” çıkışında bulundu.
25 YILLIK AKP PARADİGMASI: YOL YAPALIM
GÜZEL Parti Küme Sözcüsü Suat Sarı da tartışmaya katılarak şunları söyledi;
*Kanal İstanbul’u bu mecliste savunmak hakikatten geldiğimiz bu devranda çok komik kalıyor. AK Parti’nin alıştığı 25 yıllık bir paradigma var. O paradigma kentleri genişletelim, kentlerin dışlarına yollar yapalım, kentleri büyütelim.
*Bizim önceliğimiz Kanal İstanbul ve gibisi üzere yerlerle ilgili yolları genişletmek, kentleri genişletmek mi? Yoksa fakirlere mı yardım etmeliyiz? Yoksa biz sarsıntı riski olan 50 bin binanın yıkılma riski olan ülkenin en değerli kentinde bu bütçeleri buraya mı ayırmalıyız?
*Ülkenin bugünkü ekonomik durumunda önceliğimiz bu değildir. Şayet önceliklerimizi gerçek belirleseydik toplanan 37 milyarlık sarsıntı vergisini İstanbul’a harcasaydı, bugün burada bunları konuşmayacaktık. Bu kadar da risk altında olmayacaktık.
Sözcü
