Siyasi iddialarıyla birçok vakit nokta atışı yapan Konda Araştırma ve Danışmanlık şirketinin Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Sözcü HaftaSonu’na samimi açıklamalarda bulundu. Hayatında yaptığı birinci işin anketörlük olduğunu lisana getiren Ağırdır, birinci iş görüşmesi gerçekleştirdiği kişinin de Konda’nın kurucusu Tarhan Fazilet olduğunu belirtti ve ‘Tesadüfün bu kadarı’ dedirtti. Ağırdır, “Şimdi hayatımın son profesyonel işi de yeniden anket araştırma” sözlerini kullandı.

O kavrama itirazım var

Bekir Ağırdır, gelecek seçimlerde oy kullanacak genç jenerasyonla ilgili de çarpıcı tespitler yaptı. “Sizce, gelecek seçimlerde sonucu Z jenerasyonu mı belirleyecek” sorusuna Ağırdır, şu yanıtı verdi: “Z jenerasyonu, Y jenerasyonu üzere kavramlara benim itirazım var. Bu, batıda geliştirilmiş bir teori ve kendine nazaran bir açıklayıcılığı elbette var. Lakin bizdeki sıkıntı doğum tarihi değil. Gerçek açıklayıcı olan şey, çocukluğu benim üzere kasabada geçen ya da sizin üzere metropolde geçenler ortasındaki fark.

AİLEM YENİLİKLERE AÇIKTI
Bekir Ağırdır, “Değişime ve yeniliklere açık bir ailenin mensubuydum” dedi.

Yaşadığın yerle alakalı

Örneğin benim kızım 1983 doğumlu. Benim 18 yaşında Ankara’ya gelip ‘Farklı beşerler, farklı fikirler, farklı lisanlar var’ tecrübemi o 1-2 yaşlarında anaokullarında, kreşlerde daha erken deneyimledi. Hasebiyle bu, doğum tarihiyle ilgili değil. Çoklu kültürün içine doğmak yani nerede yaşadığın daha belirleyici oluyor. Buradan baktığımızda Türkiye’deki seçmenin 3’te 1’i metropollerde doğup büyümüş. Klasiklik, ataerkillik, bayan sorunlarını üreten bir grup olgular ya da dini referanslar metropollerde doğan nesiller için tıpkı tartıda, manada değil.

% 50’si umudunu kesmiş

Bizim araştırmalarımıza nazaran bu beşerler hiyerarşik ve katı yapılara istek göstermiyor, itiraz ediyorlar. Bu kadar katı hiyerarşik düzenle sıkıntıları var. Okulda öğretmenin anlattığı ya da ders kitaplarında yazan doğruların değil, internette yazanların da gerçek olabileceğini görüyor. Bu insanların yüzde 50’den fazlası siyasi aktörlerden, ülkenin geleceğinden umudunu kesmiş. Sandığa aslında yarısı gitmek istemiyordu şimdiye kadar. Giderlerse de ataerkil tertibe ya da bu denetimli tertibe itiraz etmek için gidecekler. Önümüzdeki seçimlerde ne kadarının sandığa gittiği belirleyici olacak. Daha özgürlükçü ve birey olmayı savunan partilere oy verecekler.”

2022’YE GELDiĞiMiZDE ERKEN SEÇiM OLABiLiR

Bekir Ağırdır’ın, “Önümüzdeki yıllarda siyasette bizi neler bekliyor” sorusuna da yanıtı şöyle oldu: “2020 başlarken siyasi tansiyonların artacağını söylemiştim. 2021 yılında da bu tansiyonlar ağır olacak. Olağan şartlardan bakıldığında erken seçim olacağını sanmıyorum. Erken seçim olması için ön şartlar var. Birinci şart, iktidarın idare sisteminde hakimiyetini kaybetmiş olması gerekir. Yanlış ya da gerçek yönetiyorlar tartışılır lakin devlet dediğimiz düzeneğe yargıçlar. İkinci şart, muhalefet o denli güçlenmiştir ki parlamentoda ya da siyaset yerinde iktidarın yönetme kapasitesi daralıyordur. Fakat muhalefette bir güçlenme kelam konusu değil. Üçüncü şart ise iktidar sokaktaki hayatı yönetemiyordur. İşte burada birtakım belirtiler var. Pandemi, pandemiye eşlik eden ekonomik kriz, dış siyasetteki tansiyonlar üzere. Lakin muhalefet güçlü olmadığı için iktidar seçim mecburiyetinde hissetmiyor kendisini. O nedenle 2021 yılında da bu tartışmalar çok sert olacak. 2022 yılına geldiğimizde evet, erken seçim olabilir. Lakin ben, 2023 seçimlerinin olağan vaktinde olacağını sanmıyorum.”

Kendi menfaatine çalışanları kovacaktım

Bekir Ağırdır, “Üniversite imtihanına hazırlanırken ‘Ben ODTÜ’ye gitmek, devrimci gençlerin ortasına katılmak istiyorum’ demiştim. O günkü siyaset ile bugünkü ortasında önemli farklar var. Bir de olağan o vakitler gençleri birbirine kırdıran sağ sol çatışmasının ağır yaşandığı devirlerdi. Birileri bu türlü oyunlar, tezgahlar kurmuş olabilir lakin devrin gençleri de o tezgahlara düşme konusunda heveslilerdi.

BİRİNCİ İŞİM ANKETÖRLÜK

Dünyayı değiştireceğimize inanırdık. ODTÜ’de işletme okuduğum halde devlette müfettiş olmak istiyordum. Devlete değil de kendi menfaatine çalışanları kovma üzere bir hayalim vardı. Fakat babamın gözleri bozulmaya başlayınca terzilik yapamadı. Ben de okurken çalışmak zorundaydım. Öğrenciyken birinci işim de Devlet İstatistik Enstitüsü’nde anketörlük yapmaktı” dedi.

12 EYLÜL HEPiMiZi AĞIR VURDU

İş hayatına Ankara’da başladığını söyleyen Ağırdır, “O vakitler Tarhan Fazilet, yalnızca Fransız Komünist Partisi’nin başardığı, örgütleri ve komiteleri, üyelik takibi üzere sorunları CHP’de bilgi süreç teknolojisiyle yapmak üzere bir argümanın peşindeydi. Ben orada başladım işe. Yani öğrenciyken yaptığım birinci iş anketörlüktü. Birinci iş görüşmem de Tarhan Fazilet ile oldu. Çok kısa bir müddette de bu projenin yöneticiliğine getirildim. Sonra 12 Eylül darbesi oldu. Darbe olunca o bilgisayarlardaki kayıtlı bütün belgeleri generallere teslim eden kişi bendim.

2005’TE GERİ DÖNDÜM

12 Eylül hepimizi çok ağır vurdu. Birçok insan üzere işsiz kaldım. Kaçınılmaz olarak İstanbul’a geldim ve bir şirkete katıldım. İş büyüdükçe de o şirketin evvel satış müdürü, daha sonrasında genel müdür oldum. 2002’ye kadar daima bilgisayar, kâğıt, matbaa etrafında birtakım şirketlerde çalıştım. 2002’de SSK’dan emekli olup ‘Artık sivil toplumda çalışacağım’ diye bir tercihte bulundum. 2005’te de tekrar Tarhan Fazilet ile Konda öyküm başladı. İş hayatımdaki birinci iş görüşmesini yaptığım Tarhan Erdem’le hayatımın son profesyonel işini yapıyorum” diye konuştu.

Sözcü