Tiyatro sahnesi ve ekranların sevilen ismi oyuncu Emre Karayel şu sıralar FOX’taki Son Yaz dizisinde avukat Fatih karakterine hayat veriyor. Hırslı, kirli bir avukatı oynayan Karayel gerçek hayatta hukukçu olsa insan hakları için uğraş edeceğini söylerken, bayan şiddeti için “Öldürülen tüm bayanlara karşı mahcubiyet yaşıyorum. Biz erkekler bunu yaşamak zorundayız, bu bizim ayıbımız” yorumunu yaptı.  Adanalı çiftçi bir ailenin çocuğu olarak yetişen Emre Karayel kentten köye dönüşlerle ilgili de dikkat alımlı açıklamalar yaptı.

MEVSİMLER DE DEĞİŞTİ

– Liseye kadar Adana’da çiftçi olan ailenizle toprakla iç içe büyüdünüz. Herkes pandemi süreciyle toprağa dönüşten bahsederken “o yıllar ne kadar kıymetliymiş” diyor musunuz?

Evet, ben bir çiftçi çocuğuyum; bu pandemi sürecinde de herkes tekrar toprağa dönmeyi, çiftlik konutları, köy meskenleri ve kent hayatından uzakta yaşamayı tercih etmeye başladı. Sorunu bunun çözeceğini zannediyorsak yanılıyoruz. Zira bu pandemiyi yaratan tabiat değil biz, insanoğluyuz. Geçen gün bir yerde okudum; bu pandemi sürecinde denize atılan maske iki yüz milyar tonu geçmiş durumda. Bir o kadar plastik eldiven atılmış durumda. Denizlerde, okyanuslarda çöp adaları oluşuyor. Habitatı bitirdik, tabiatın istikrarını çok önemli formda tehdit ediyoruz. Bunu yalnızca kendi çıkarlarımız için yapıyoruz. Şayet bu bakış açımızı bu mantalitemizi değiştirmezsek daha çok pandemilerle karşılaşacağımıza inanıyorum. Bakın, görüyorsunuz mevsimler değişti, yağmur yağması gerektiği vakitte yağmıyor, kar yağması gerektiği vakitte yağmıyor. Münasebetiyle bunun tahlili kentlerden kaçmak değil, yaşadığımız her ortamı dünyanın tabiatına uygun hale getirerek ve ona sahip çıkarak bu pandemileri engelleyebiliriz. Açıkçası geleceğe bu hususta umutla bakamıyorum zira hala diğer alanlara yatırım yapıyoruz, savunma sanayii olsun ya da sanayi olsun. Bunu artık anlamamız lazım.

DÜZGÜNCE TABANA VURDULAR

– Pandemiden tiyatrolar da çok etkilendi. Bilhassa oyuncuların emekleriyle ayakta kalmaya çalışan özel tiyatrolar…

Birçok kesim üzere tiyatro dalı de bu pandemi sürecinden çok ağır yara aldı ve makus etkilendiler. Bilhassa özel tiyatrolar çok önemli yaralar aldı… Bir grup yardımlar yapılmaya çalışıldı lakin çok yetersiz. Zira özel tiyatrolar bir ticarethane değildir sanat kurumlarıdır, toplumsal hayatta halkın gelişimini eğitimine hizmet eden kurumlardır. Bu kurumları ticarethane olarak gördüğümüz surece bu pandemideki yaraları sarmamız mümkün olmaz. Bence özel tiyatrolar için vergi düzenlemesi yapılması gerekiyor. Zira çok sıkıntı kurallarda tiyatro yapılıyor, bilhassa salonu olan tiyatrolar pandemiye kadar aslında çok güç ayakta kalıyordu, pandemiden sonra iyice tabana vurdular. Seyirci olarak bizler takviyemizi gösterebiliriz, oyunlar online olarak yayınlanıyor, onları izleyebiliriz lakin bu yetmez. Kesinlikle Kültür Bakanlığı’nın bu hususa el atması lazım. Birinci etapta vergi borçlarının silinmesi lazım, şayet tiyatromuz yaşasın istiyorsak. Bütün tiyatroların içinde olduğu sayıştay yapılabilir, bir birliktelik, bir toplantı yapılıp bütün problemleri ortaya koyup bunların tahliliyle ilgili çalışmaların bir an evvel başlaması gerekiyor. Yoksa birçok bölümde birçok yerin kapandığı üzere özel tiyatrolar da kapanacaklar.

– Son Yaz dizisinde avukat Fatih karakteri ile hırslı bir adama hayat veriyorsunuz. Gitgide de kirlenen bir avukat görülüyor. Siz nasıl tanımlarsınız Fatih’i?

Aslında karşılığı sorunun içinde; daha çok kazanmak, daha çok kazanmak içinde birçok şeyi göze alabilen bir avukat Fatih. Münasebetiyle avukatlığı seçmiş, parayı seçmiş ve bunda da başarılı olmuş. Ancak bu yol içerisinde de kirlenmiş bir ekip paraları hiç etmiş. Bundan ötürü da ben artık söylemeyeyim, buradan dizinin içindeki durumları lakin belirli yerlere hamile kalmış durumda, o yüzden de Fatih için biraz makus tarafta diyebiliriz. Fatih’i nasıl tanımlarım; hedeflediği yolda ilerleyebilen, bu yolda emeline ulaşmak için her yolu mubah gören, ustalıkla palavra söyleyebilen, biraz içten pazarlıkçı da diyebiliriz lakin bizim görebildiğimiz tek hoş şey aslında Canan’a olan aşkı. O da gayelerinden bir tanesi, hasebiyle buna ulaşmak için de her yolu deneyebilecek kadar tutkulu takıntılı bir aşk Fatih için. (Gülüyor)

DOZUNDA HIRSLI BİRİYİM

– Fatih’in dizinin seyrini değiştirecek atılımları olacak mı?

Fatih dizide savcının yani Selim karakterinin karşısında olan kişi ve münasebetiyle bir çatışma kesinlikle ki olacaktır. Hem Canan’la olan münasebetinde Selim’le kapışacak, hem de öbür savcının peşinde olduğu çözmeye çalıştığı davada da Fatih’le sık sık karşı karşıya geleceklerdir. Münasebetiyle dizinin seyrinde keyifli bir çaba izleyeceğinizi düşünüyorum.

– Hırsın fazlası ziyan mı? Hırslı mısınızdır?

Hırsın fazlası ziyan bence, her şeyin fazlası ziyan; bizler hisleri, istekleri ve dilekleri yargılayamayız. Koyulan amaçları dediğim üzere yargılayamayız. Bu amaçlara ulaşma yolunda yapılan hareketleri yargılayabiliriz. Münasebetiyle da hırslı olmak, inandığın yolda çaba etmek yanlışsız lakin seçtiğin yollar yanlışsa bu doğal ki berbat bir durumdur, etrafındakilere ziyan veren bir hırssa bu doğal ki ziyanlıdır. Ben dozunda hırslıyım diyebilirim. Ancak etrafımdaki herkese de ihtimam gösteririm.

Bayana şiddeti aklım ve vicdanım kabul etmiyor

– Özgecan’ın fotoğrafıyla paylaşım yaptınız. Bayan çabasına her vakit takviye olan bir isimsiniz. Bu alanda ne yapılmalı?

Yalnızca Özgecan değil, bugüne kadar şiddet görmüş, öldürülen tüm bayanlara karşı bu mahcubiyeti yaşıyorum. Biz erkekler bunu yaşamak zorundayız, bu bizim ayıbımız. Aklımın hiç almadığı, vicdanımın kabul edemediği bir davranış bu, bir erkeğin bayanına şiddet göstermesi, onu dövmesi ve hatta öldürmesi. Bunun son bulması için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Baştaki algıyı değiştirmenin tek yolu eğitimdir.

HER ŞEYİN FAZLASI ZİYAN
Dizide avukat Fatih karakterini canlandıran Emre Karayel “Fazla hırs ziyan. Her şeyin fazlası zarar” dedi.

İnsan hakları için gayret verirdim

– Emre Karayel gerçek hayatta hukukçu olsa hangi alanda çalışırdı ya da neleri değiştirmek isterdi?

Ben İktisat Fakültesi’nde okurken hukuk dersleri aldım ve dürüstçe söylemem gerekirse çok başarılı bir öğrenci değildim hukukta. Çok sevdiğim bir alan değil. Herkesin bir meslek için var olduğuna inananlardan birisiyim. Çok sevdiğim avukat arkadaşlarım var, bu dizi müddetince onlardan da takviye alıyorum. Onlar, en baştan hukukçu olmaya karar vermiş beşerler. Ancak şayet bir hukukçu olsaydım insan hakları için gayret verirdim.

Sözcü